Geri

PÎR'İ GÂLİBÎ H. GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU (K.S.) HAZRETLERİNİN HAYATI

27.03.1919 - 14.12.2013

Çocukluğu ve Gençliği

Biz Gâlibi çocuklarının, dünya üzerinde cennet gibi bir yerde büyümesine vesile olan, Gâlibî Küllüyelerinin kurucusu Pîr Efendimiz Hacı Gâlip Hasan Kuşçuoğlu (k.s.) Hazretleri,  27 Mart 1919 tarihinde, Çorum’da doğar.

Çorum, bugün de Pîrimizin doğduğu kent olarak kalbimizdeki sıcaklığını korumaktadır. Pîr Efendimiz, Çorum’da Üç Hudutlar Mahallesi, Osmancık Caddesi, 70 numaralı evde dünyaya gelir. Dört kardeşin en küçüğüdür.

Soyu Fatih Sultan Mehmet zamanının ünlü astronomi âlimlerinden Ali Kuşçu’ya kadar dayanmaktadır. Tasavvufi bir ortamda yetişmiştir. Annesi ve babası derviş olup, amcası Hacı Bekir Kuşçuoğlu Nakşî ve Mevlevî Şeyhi idi.

Ali Kuşçu

Astronomi Bilgini

Hacı Bekir Kuşçuoğlu Hazretleri

Nakşî ve Mevlevî Şeyhi

Hacı Mustafa Anaç Efendi Hazretleri

Yedi Tarikatten İcazetli

Pîr Efendimiz, ilkokulu Çorum Taş Mektep‘te okumaya başlar. İki yıllığına babasının işi sebebiyle Samsun Bozkurt İlkokuluna geçiş yapar. O zamanlar, Samsun’da Mustafa Kemal Atatürk’ü de arkadaşlarıyla birlikte yakından görme şansı yakalar.

1932 yılında Çorum’a geri döner. Pîr Efendimizin babası Hasan Efendi, Çorum’da Paşa Hamamı’nı işletmektedir. 1935 yılında Gâlip Efendimiz orta okulu bırakarak babasına işinde yardımcı olmak için hamamın kasasına geçer.

Sportmen bir yapıya da sahip olan Pîr Efendimiz, Çorum Şehir Futbol Takımı formasıyla sağ açık oynar, voleybolda “Çivici” lakabıyla ün yapar. Hareketsiz bir yaşam kendisini asla mutlu etmez. Babası Hasan Efendi’ye hürmette kusur etmeden, onu ikna ederek çırak olarak marangozluğa başlar. Azim ve kararlılıkla çalışarak üç yılda iyi bir sanatkâr olup kendisine ait marangozluk atölyesini açar.

19 yaşındayken, yedi tarikattan icazetli Çorumlu Hacı Mustafa Anaç Efendi‘nin kızı muhterem Fatma Hanım ile evlenir. Bu evlilikten yedi kız ve bir erkek çocuğu dünyaya gelir.

1941-1945 yılları arasında kirk dört ay süreyle Gümüşhane Torul’da ve Trabzon’da askerlik yapan Pîr Efendimizin bu sıralarda annesi hastalanır. Oğlunu “sadece bir kere daha” görmek için dua eden annesini, askerden terhis olup görmeye giden Pîr Efendimiz son bir kez onu görebilir. On beş gün sonra da annesi vefat eder. Mekanları cennet olsun.

Gâlip Efendimizin çeşitli sebeplerde Çorum’da işleri rast gitmez. Elinde bir alet çantası, ailesini de alarak Çankırı’ya taşınır. Devlet Demiryollarının istasyon binası ve lojmanlarında marangoz olarak çalışan Pîr Efendimizin yaptığı kapılar halen kullanılmaktadır.

Ankaraya Gelişi

Gâlip Efendimiz, Çankırı’da sanatının alıcısını bulamayacağını anlayarak Ankara’ya göç eder. Önce Cebeci Ortaokulunun arkasındaki sokakta yaşar. Daha sonra Anafartalar Caddesi’ndeki -eski adliye binasının karşısına- kuleli eve taşınır.

1949’da Hacı Doğan Mahallesi, Pala Sokak, 29 numaralı binanın bodrum katında marangoz atölyelesini açar.

Pala Sokak, o dönemde İsevî-Ermenî vatan daşlarımızın oturduğu bir sokaktır. Onların yaşantılarını yakından izleme fırsatı bulan Gâlip Efendimiz, bu insanların Hz. İsâ (a.s.)’ya samimiyetle bağlı, inançlı insanlar olduklarını gözlemler.

Sonrasında devamlı olarak Kur’an-ı Kerim’de de ifade edilen ehl-i kitabın (kitap verilen ümmetler) Müslüman olduğunu bizlere anlatacaktır:

“İsâ onlardaki inkârcılığı sezince, ‘Allah yolun da bana yardımcı olacaklar kimlerdir?’ dedi. Havârîler, ‘Biz Allah yolunun yardımcılarıyız. Allah’a inandık. Bil ki bizler Müslümanlarız.’ cevabını verdiler.” (Al-i İmrân Suresi, 52)

Gâlip Efendimizin sanatı, Ankara’da hak ettiği yeri ve değeri kısa zamanda bulur. Öyle ki 1952’de Ankara Marangozlar Esnafı Odası’nın kurucuları arasında bile yer alır. 1961-1962 yılları arasında Siteler semtine taşınır.

Derviş Oluşu ve Şeyhliğinin Verilişi

Gâlip Efendimiz, 1949’da, Pala Sokak’taki atölyesinin üzerindeki evde ikamet ettiği zamanlarda Hz. Allah (c.c.)’ın aşkı ve sahipsizlik ateşi içinde yanıp kavrulmaktadır. Çocukluğundan bu yana iç içe olduğu, tanıyıp bildiği manevi eğiticiler, mürşitler hep çevresinde olmuşlardır. Kendisi ise fıtratına, yani karakterine uygun; zamana göre İslam’ın manasını yaşatacak bir mürşit beklemektedir. İster ki mürşidi gelsin ve “Rabbim beni, seni irşada (eğitmeye) gönderdi.” desin.

Bir gece yarısı namazını kılıp, ellerini açarak ve boynunu bükerek Hz. Allah (c.c.)’a yalvarır:

“Ya İlâhe’l-âlemin… Her şeylere kadir olan Rabbim… Mizacıma uygun evliyanı yarın bekliyorum. Yarın göndermeyeceksen emanetini al. (canımı al) Çünkü gücüm tükendi. Benim ölçüme isterse uymasın. Yeter ki ‘Beni Rabbim gönderdi.’ desin.”

O gecenin sabahı, Kahramanmaraşlı Hacı Mustafa Yardımedici Efendi Hazretleri Gâlip Efendimizin atölyesine gelir. Kiralık bir dükkan sorar.

Pîr Efendimiz ilk görüşte onun kendisi için, Hz. Allah (c.c.) tarafından gönderilmiş olduğunu anlayarak o gün Efendisine biat ederek Kâdirî-Rufâî dervişi olur.

Şeyh Ali Sezai Kurtaran Hazretleri

Maraş Fatihi, Kâdirî ve Rufâî Şeyhi

Şeyh Hacı Mustafa Efendi Hazretleri

Kâdirî ve Rufâî Şeyhi

1956 yılının Berat gecesinde de irşat vazifesi (Hilafet) müjdesi kendisine manen Peygamber Efendimiz (a.s.) tarafından “İkinci Şeyh Sâdî” ismiyle tebliğ edilir, yani verilir.

Birkaç ay sonra da bu manevî görev şeyhi Hacı Mustafa Yardımedici Efendi Hazretleri tarafından kendisine bildirilir. Gâlip Efendimiz, şeyhine olan saygısından ötürü, Hacı Mustafa Efendi dünyasını değiştirdikten sonra vazifesine başlar.

Siteler esnafının çoğu, Gâlip Efendimize biat ederek kendisinin dervişi olur. Cemaati bir camii çatısı altında toplamanın zamanı gelmiştir.

1979 yılında Hüseyingazi Başak Mahallesi’nde ilk dergâhını, yani Ankara Tevhit Camii‘ni inşa eder. Bu küllüyenin hemen yanında olan evlerinde ikamet etmeye başlar.

Gâlip Efendimiz, 1993 yılına kadar Kâdirî ve Rufâî şeyhi olarak vazife yapar.

1993 yılından sonraysa, Hz. Allah (c.c.)’in nasip etmesi ve manevi meclisin bildirmesiyle kendisine Pîrlik verilir.

Gâlibî Tarikatı, 13. Hak tarik olarak insanlığın hizmetine böylelikle bahşedilmiş olur.

Pîr Efendimiz Hacı Gâlip Hasan Kuşçuoğlu (k.s.) Hazretleri, dergâhının anayasası olarak, dergâh adına siyaset ve ticareti yasaklar. Sohbet ve zikirlerinde, insanların İslam’ı ve Amentü’yü anlamalarını, yaşamalarını ve yaşatmalarını öğütler. Bildiği hakikatleri etraflarına çekinmeden sevdirerek, ürkütmeden, tatlılıkla anlatır. Devletine ve milletine olan bağlılığını; demokrasi, cumhuriyet, laiklik ve insan hakları konularına olan hayranlığını her fırsatta dile getirir.

Özellikle Amentü’ye imanın sürekli altını çizen Pîr Efendimiz, “Allah var diyen Müslümandır!” diyerek, bütün inananların kardeş olduğunu hayatı boyunca vurgular.

Pîr Efendimiz 1992 yılında manevi bir emirle Antalya’ya yerleşir. Antalya’da zaman içerisinde Mazı Dağı ve Ahadlı Dergâhlarını inşa eder. Bizzat planlayıp inşa ettiği dergâhları ülkemizin dört bir yanında insanlığın hizmetine sunar. Son olarak da İstanbul’da inşa edilecek olan küllüye vardır. Sene 2010 olmuştur.

İstanbul Galibi Külliyesi

Pîr Efendimiz Hacı Gâlip hasan Kuşçuoğlu (k.s) Hazretleri, yine manevi bir emir üzerine İstanbul’un Beylikdüzü-Gürpınar semtine gelir ve bugün sizlere içinden seslendiğimiz İstanbul Gâlîbî Küllüyesinin inşaatını başlatır. Bütün küllüyelerde olduğu gibi Pîr Efendimizin öncülüğünde ve dervişlerin gayretleriyle altı ay gibi kısa bir sürede, küllüyemiz inşa edilir.

Devam eden süreçte, yine manevi emirlerle, 15 Mart 2011’de Antepli Hacı Ali Yetkinşekerci Efendi Hazretlerine, 19 Ocak 2012’de de Ordulu Hacı Atıf Uzunömeroğlu Efendi Hazretlerine dergâhlarındaki Halifelik vazifelerini bildirir.

Pir Efendimiz Hacı Gâlip Hasan Kuşçuoğlu (k.s.) Hazretleri, 14 Aralık 2013’de Antalya’da dünyasını değiştirir. İstanbul Galibi Küllüyesindeki, daha önceden kendisinin belirledikleri yere, yine bir manevi emirle, defnolunur.